Bugün Buğday Altından Değerli
Ünlü ekonomistler Dr. Mahfi Eğilmez ve Prof. Dr. Işın Çelebi, Altınbaş Üniversitesinin düzenlediği bu ayki gerçekleştirilen “Ekonomi Söyleşileri” programında bir araya geldi. 2 ünlü ekonomist “Yeni Bir Dünya Düzeninde Türkiye Ekonomisinin Durumu”nu değerlendirdi.
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi, dünya düzeninin çökmeye başladığını dile getirerek, bir iki yıl önce çok popüler olan teknoloji firmalarının çöküşün ilk emarelerini verdiğine dikkati çekti. Nasdaq firmalarının 2 milyona yakın insanı işten çıkardığını, dünya sisteminin kilitlendiğini ve çözümsüz hale geldiğini söyledi. Prof. Işın Çelebi, FED’in yüksek enflasyona müdahalede geç kaldığını vurguladı. Enflasyonun, Amerika’da %8, Avrupa Birliği’nde %7, İngiltere’de ise %9 düzeyinde bir platoya yerleştiğini ve bu düzeyde yerleşmeye başladığını belirtti. Nasdaq hisselerinin değer kaybının %28 olduğunu ve bunun iyi bir durum olmadığını ifade eden Prof. Dr. Çelebi, “FED’in geç kalması bugün daraltıcı politikaların etkisini de çok ciddi biçimde yavaşlattı. Dünyadaki kapitalizm yani liberal politikalar sistem olarak bitmiştir” şeklinde konuştu.
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mahfi Eğilmez ise “Neo Klasik Modeli” herkesin uyguladığını ama ekonomi biliminin temel kurallarına uygun olmakla birlikte evrensel olmadığını dile getirdi. ABD ve AB’nin kendi yaşam biçimlerine göre geliştirdiği bu sistemi, aynı seviyede olmayan ülkelerin aynen kullanmasının hata olduğunu söyledi. Mahfi Eğilmez, “Oysa Türkiye dahil her ülkenin kendine göre uyarlaması lazım. Bizim kur sorunumuz var. Ama ABD’nin kendisi kur zaten. Böyle bir sorunları yok. Yükselme olduğunda maliyetler artıyor ve enflasyon artıyor. Başka bir sisteme geçmemiz lazım. ABD dolar basıp bankalara verdiğinde, faiz nerede yüksek ise para oraya gidiyor. O ülkenin enflasyonu yükseliyor.” açıklamalarında bulundu. Bu nedenle Türkiye’nin durumunun 2 kat karışık olduğunu dile getiren Mahfi Eğilmez, Türkiye’de Batılı olma idealinin değişmeye başladığını ifade ederek, “Bizim, sosyal-siyasal-ekonomik ve göç gibi problemlerimiz o kadar fazla ki, başımızı kaldırıp tarafımızı belirleyemiyoruz” dedi.
“Bugün, buğday altından daha değerli””
Petrol fiyatlarının 5-6 ayda %44, buğday fiyatlarının da %52 oranında arttığını belirten Prof. Dr. Işın Çelebi, Ukrayna Rus Savaşının buğday arzını olumsuz etkilemesi, Hindistan’ın buğday ihracatını yasaklaması, iklim değişikliği ve kuraklık nedenleriyle buğdayın altından daha değerli bir ürün haline geldiğini dile getirdi. Toprak Mahsülleri Ofisinin sadece ihracata yönelik çalışmasının, gelecekte gıda sorunu yaşayacağımızın göstergesi olduğunu belirten Prof. Dr. Çelebi, “Gelir dağılımının iyice bozulduğu bir sitemde, dijitalleşme ve teknolojik gelişmelere baktığımızda mekanizmanın sadece Savaş Sanayi için çalıştığını görüyoruz. Zenginler inanılmaz zenginleşiyor, fakirler inanılmaz fakirleşiyor. Dünya insanlıktan giderek uzaklaşıyor, böyle bir garip bir tablo içerisindeyiz” dedi.
Dr. Mahfi Eğilmez de bilimden uzak, önyargılardan ibaret ideolojik yaklaşımın Türkiye’nin en büyük riski olduğuna işaret ederek, faizin çözüm olmadığını ama yanlış belirlenmesi halinde çok büyük sorunlar yaratacağını söyledi. “Devlet, kur garantisi vermemeli. Devletin işi kur değil, Türk Lirası. Eğer devlet kendi borçlanmasını dolar kuruna endekslerse insanların da kirasını dolarla ayarlamasına ses çıkaramaz” diye konuştu.
“Devlet, sosyal adaleti temin etmeli”
Prof. Dr. Işın Çelebi son olarak, İnsanların gelir dağılımındaki bozulmaya da dikkat çekerek, “Gelir dağılımının en bozulduğu yer maalesef emekliler. Asgari ücret düzeyi bugün 4200 lira, emeklerin aldığı aylık ortalama maaş 3000 lira. Sosyal refah devleti olabilmek için kendi emekline, yaşlı insanına sahip çıkman gerek.” dedi.
“Çıkış noktası eğitim”
Prof. Dr. Işın Çelebi, günümüzde yaşanan çıkmazlardan çıkış noktasının da demokrasi ve hukukun temel ilkeleri baz alınarak, genç ve girişimci beyin gücünü etkin biçimde kullanmak olduğunu dile getirdi. “O bakımdan üniversitedeki eğitim çok önem taşıyor. Sadece ezberleyen bir eğitim sisteminin Türkiye’ye ne kadar zarar getirdiğini görüyoruz. Türkiye’nin eğitimde en çok geliştiği dönem 1933 sonrasıdır. Bu Almanya’dan göç eden bilim insanlarının, Türkiye ekonomisine, sanayine, eğitim ve kültür hizmetlerine, kentleşmeye yaptığı katkıları unutmamak lazım. Beyin göçünü tersine çevirerek, Türkiye’de bu ortamı yeniden tesis etmek çok önemli.” dedi