Zemzem Her Derde Şifadır
Prof.Dr. Mahmud Esad Coşan Hoca Efendinin Sohbetlerinden Derlediğimiz Gülistandan Bir Demek Yazı Dizimizin Bu haftaki Konusu ”Zemzem Her Derde Devadır”
Hadis-i şerif de zemzem suyu ile ilgili:172 ( RE. 368/6 (Mâü zemzem şifaün min külli dâin) “Zemzem suyu her hastalığa karşı şifadır.” Her deyince, maddî hastalık da giriyor, mânevî hastalık da giriyor.
Onun için, biliyorsunuz Zemzem ikram edildiği zaman, hürmeten ayakta içmek vardır. İçerken de diyecek ki:173 ( (Allàhümme innî es’elüke ilmen nâfian) “Ya Rabbi, sen bana faydalı ilim ihsan eyle… (Ve rizkan vâsian) Geniş rızık ver. Açlık, sıkıntı, üzüntü, gam, keder çekmeyeyim. (Ve şifâen min külli dâin ve sekam) Her çeşit hastalıktan şifa ihsan eyle…” diye. Duası da öyledir. Şimdi tabii, herkes gitsin diyoruz ama, bir giden içinden diyordur ki: “—Bir daha nasıl gideyim?” Yasaklandı. Orada vize meselesi var. Allah’a ibadeti engellemek çok tehlikeli… Hac ibadettir, umre ibadettir. Engellemek çok tehlikelidir. Ben bu Suudlulara çok acıyorum.
Bir müslüman ibadet etmeye oraya gitmek istiyor da, müsaade etmiyorlar, vize vermiyorlar, gidemiyor. Kur’an-ı Kerim’de ayet-i kerimede buyuruluyor ki (Ve men azlemu mimmen menea mesâcida’llàhi en yüzkera fihe’smühû ve seà fî harâbihâ) “Mescidlerde Allah’ın adını anmaktan insanları men eden ve mescidleri harabeye çevirmeye gayret edenlerden daha zalim kim vardır?” (Bakara, 2/114) Ayet-i kerime böyle bildiriyor. Manası ne? “Bundan daha zalim kimse olamaz. Mescidlerde namaz kılmayı engellemek ve onları harabeye çevirmeye çalışmaktan daha büyük zulüm olmaz!” diyor. Namaz her yerde kılınır. Mescidde kılmazsan toprakta, toprakta kılmazsan asfaltta kılarsın, taşta kılarsın. Duvarın üstünde kılarsın. Temiz her yerde kılınır. Yeryüzünün her yerinde insan kılar. Ama hac bir yerde yapılır. Umre bir yerde yapılır. Oraya gitmeyi engellemekten daha büyük hangi zulüm olur? En büyük zulüm… Bak, oraya gitti mi insan hastalıklara şifa bulacak. Mânevî rahatsızlıkları geçecek. Maddi rahatsızlıkları geçecek. Terbiye olacak. İmanı kâmil olacak. İhlâsı artacak. İçi nurlanacak. Dönecek, pırıl pırıl gelecek. Ondan sonra dünyaya hırsı kalmayacak. Kazandığı paralardan çeşme yaptıracak, han yaptıracak, hamam yaptıracak. Etrafına hayrı, faydası dokunacak. “Çoluklarım, çocuklarım, yakınlarım, akrabalarım sıkıntı çekmesin!” diyecek. “Al bakalım, sen dulsun, sen yetimsin!” filan diyecek. Kafası düzelecek adamın. Hırsı kalmayacak. Daha ne istiyorsun? O engellenir mi? Çok yazık. İstediği kadar parası olsun adamın. Gelmesi için, her türlü kolaylığı göstermekle 635 vazifeli hizmetçi onlar.
Yavuz Sultan Selim Kulağına Neden Halka Taktı?
Ne dedi Yavuz Sultan Selim? O celaletli padişah, burma bıyıklı padişah. Kulağına bir halka takmış. Erkek halka takar mı? Takmaz. Yavuz Sultan Selim kulağına halka takmış. “Niye taktın?” demişler. “—Ben hàdimü’l-harameyni’ş-şerîfeynim! Ben Mekke ve Medine-i Münevvere’nin hizmetçisiyim, kölesiyim de ondan…” demiş. Osmanlı padişahı ama, “Mekke’nin, Medine’nin, Hicaz’ın kölesi olduğumdan bu kölelik alâmetini buraya taktım.” demiş. Tarih kitapları öyle yazarlar. Zihniyet bu. Hacılar kim? Hacılar, Allah’ın misafirleri. Oradakiler kim? Allah’ın misafirlerini ağırlamakla vazifeli hizmetliler. Allah akıl fikir versin. Allah ıslah eylesin. Bizim de ne kusurumuz ne kabahatimiz var ki de, ta oralara kadar Konya’ya gider gibi gidebilecek iken, elimizden çıktı. O gümrükte uğraş, bu gümrükte uğraş. Suriye’den mi çekersin, Lübnan’dan mı Ürdün’den mi çekersin? Ne olurdu bizim olsaydı oralara kadar… Haydi ben bu hafta biraz Medine’de kalmayı istedim, işte Hicazı dolaştım, Taif’e gittim, Yemen’e uğradım falan diye, gidip geliyor olsaydık. Ne kusurumuz vardı ki, o nimetler elimizden alındı. Allah kusurlarımızı affetsin… Cezalarımızı kaldırsın… Suçlarımızın cezalarını kaldırsın… Yeniden lütfu keremini ihsan eylesin… Keremi çoktur.