“Kümelenme” konusu, ülkemizde uzun zaman önce gündeme girmiş bir konudur. Fakat yeterince yaygınlaşmadığı için “Kümelenme Modeli” Türkiye bakımından halen yeni sayılabilecek düzeydedir. Bu kavram “rekabet içerisinde dayanışma” metaforuna da sahiptir. Bu modelle böyle bir dayanışma atmosferi yakalanabilmektedir. İster aynı iş kolundan olsun, isterse benzer iş kolunda faaliyet gösterenler olsun, birbirine yakın yerlerdeki üretici firmaların, aralarında işbirliği yapmalarına yahut rekabet halinde olsalar dahi, onları destekleyici firma ve kurumların bir araya geldiği bir çalışmayı yapmalarına zemin sunan bir modeldir.
Pek çok ülkede hayata geçirilmiş ve başarıyla uygulanmaktadır. Günümüz dünyasının rekabetçi ortamında, Türkiye için ve yerel kalkınma için yeni modellere duyulan ihtiyaç ortadadır. Yasal zemine oturtulmuş olan “Kümelenme Modeli”, bütün şehirlerimizde olduğu gibi Yozgat ve ilçeleri için de uygulanmaya değer özelliklere sahiptir. Bu model ile teşviklerden yararlanmak kolaylaşabileceği gibi bölgenin yatırımcılar için çekiciliği de artacaktır.
Boğazlıyan’da da “Yerelde Kalkınma için Kümelenme” çalışmasının başlatıldığını duymak oldukça sevindirici bir haber. Aynı sektör ve o işkolundan işletmelerle bir araya gelinmeye başlanmış gözüküyor. Boğazlıyan Belediyesi’nin öncülük etmeye çalıştığı anlaşılıyor. Boğazlıyan Belediye Başkanı Gökhan Coşar, ilçe için yeni bir ortaklık modeli olarak değerlendirdiği “Kümelenme” yoluyla, ortak üretim ve ortak pazarlama işini kurguladıklarını kamuoyu ile paylaştı. Öyle gözüküyor ki; ilçe de faaliyet gösteren işletmeler bir araya gelerek, ticari faaliyetlerini daha profesyonel bir boyutta yapabilmek için bu modeli yerelde hayata geçirecekler. Umarım hızlı ve etkili biçimde yol alınır ve yerelde olumlu yansımaları ortaya çıkar.
Dünya küçüldükçe küçüldü. Dünya’yı neredeyse her noktadan izleyebilir hale geldik. Bilgiye dayalı akılcı yaklaşımlar, modern dünyanın doğuşunun en önemli sebebidir. İçinden geçtiğimiz endüstri devrimlerinin ve yaşadığımız bilgi toplumunun, yüzyılı aşkın süredir ortaya konan entelektüel bilgiyle geliştiğini görüyoruz. Asırlar öncesinden ortaya konan öngörü ve planlı çalışmalara bağlı olarak köklü değişimler yaşandı. Enerjiye dayalı yatırımların gelişimi içerisinde, Nükleer Santraller bunun önemli örneklerinden sadece birisidir.
Bir buçuk yıl kadar önce de düşüncelerimi paylaşmıştım. Acil çözüm bekleyen konularla ilgilenmek kadar, uzun vadeli düşünmek de gerekir. Yozgat’ın elli yıl sonrası için kimler kafa yormalı? Yaşadığımız şehrin yüz yıl sonra nasıl bir şehir olmasını isteriz? Bu şehrin gelecekte olması gereken yeri neresidir? Bu sorulara cevap araması gereken kimlerdir? Bu konular hangi kurumların ödevidir? Elbette fert fert sorumluyuz. Bütün kurumların ödevidir. Ancak bu konuları düşünmek, başta üniversitenin görevidir. Öncülük etmelidir. Fikri altyapıyı körüklemelidir. Yeni işler çıkartmalı ve kendisinden istenmesini beklemeden, üzerine düşen işleri de yürütmelidir. Pek çok yenilik içeren diğer yaklaşımlar gibi “Kümelenme Modeli” konusunda; eğitim ve danışmanlık faaliyetlerini geliştirmede, üniversite – sanayi işbirliğini destekleyerek, Ar-Ge ve yenilikçi çalışmalarının güçlenmesinde, yeni teknolojilerin sahada hızlı ve doğru biçimde yaygınlaşmasında üniversiteler daha aktif rol üstlenebilir.
Kalkınma bir politika işidir. İyi bir strateji gerektirir. Dolayısıyla devlet politikalarını iyi bilmek gerekir. Hatta o politikaları kritik edebilmek gerekir. Akademik çevrelerde ele almak, güncel konuları ve geleceğe dönük stratejileri gözden geçirmek ve güncellemek lazım. Bunları tartışmaya açmak için üniversiteler en doğru yerlerdir. Üniversiteler bunu yapmalı ve uygulamaya dönük yönleri için de öncülük etmelidir. En azından bulunduğu şehirde hayata ve sektöre yansıtma çabası içerisinde olmalıdır. Üniversiteler çalışmalarını sürekli ve düzenli biçimde yapmalıdır. Her üniversite, şehrin geleceğini etkileyecek detaylı ve uzun vadeli çalışmalara odaklanmalıdır.
Türkiye mevcut gelişiminde sıçramalar yapması gereken bir ülkedir. Bütün sektörlerde çok temel düzeyde ele alınması gereken konular bulunmaktadır. Yozgat özelinde baktığımızda, bölgede tarım, hayvancılık, turizm, arkeoloji, yer altı zenginlikleri, termal, doğa ve bağlantılı alanlarda yeni araştırmalara halen ihtiyaç vardır. Orta Anadolu Kalkınma Ajansı (ORAN) tarafından raporlanan çalışma sonuçları genel anlamda bölgeye ilişkin ışık tutar düzeydedir. Yozgat için sosyal profili görünür kılan, ekonomi göstergelerini içeren, yatırıma dönük rehber niteliğinde, aromatik bitki dokusu hakkında, tarımsal ürünler, kenevir yetiştiriciliği, lavanta yetiştiriciliği, salep kültürü, sektörel çalışmalar, imalat sanayi, turizm ve sosyal altyapı, enerji ve madencilik, kalkınma vizyonu, lobicilik gibi konulara ilişkin bilgiler paylaşılmıştır. Raporların bir kısmında “kümelenme” konusuna değinilmekte, vurgu yapılmakta ve bu yönde fikir verecek bilgiler yer almaktadır.
ORAN’ın 2013 yılında yayınladığı “Yozgat İli İmalat Sanayi Raporu” ile Yozgat için de mevcut durumu ortaya koyan bilgiler kayda alınmıştır. İmalat sanayi bakımından kümelenme potansiyelinin ne düzeyde olduğu tanımlanmaya ve tasnif edilmeye çalışılmıştır. Alt sektörler üzerinden de veriler analiz edilmiştir. Üzerinde çalışılmaya değer konular olduğu görülmektedir. Bu çalışmalar bazı iyileştirme stratejileri için de faydalı bilgiler içermektedir.
ORAN 2015 yılında yayınladığı “Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Sektör Raporu” içerisinde; ilgili araştırma kurumları ve bir kısım özel firmaların tohum ıslahı ve Ar-Ge konularındaki çalışmalarından bahsedilerek, bu alanlarda uzman kişilerin yetiştirilmesi, üreticilerin bilinçlendirilmesi ve “kümelenme” benzeri yapıların oluşturulmasına da değinilmektedir. Hindistan’da yapılan örnek küme uygulamasından da örnek verilmektedir. Tıbbi ve aromatik bitkiler konusunda iyi seviyeye gelinmesi için kümelenme önerisi de yapılmaktadır. Tartışılabilir, üzerinde çalışılabilir. Raporda verilen diğer bilgilerden küme oluşturmanın önemi de anlaşılmaktadır.
ORAN tarafından 2017 yılında yayınlanan “TR72 Bölgesi Tarımsal Ürünler için Kümelenme Modeli Geliştirilmesi” isimli çalışmada; yem bitkileri, tahıl, meyve, şeker pancarı ve sebze olmak üzere, bölge için potansiyel ürün kümeleri üzerinde durulmuştur. Stratejik bir yol haritası öngörülmeye çalışılmıştır. Ürün kümelenmelerine bağlı olarak ihtiyaç duyulacak ekipman tedarik aşaması ile satın alma ve pazarlama işlemlerinde verimliliğinin yükseltilmesi konularının altı çizilmektedir. Kümelenme ile bölgede ekonomik kazanımın artmasına vurgu yapılmaktadır. Raporda da belirtildiği üzere uluslar arası düzeyde pek çok başarılı kümelenme örnekleri incelendiğinde, ortak teknolojik hedeflere sahip olanlar iyi yol alabilmektedir. Rekabet üstünlüğü ve güçlü bir tedarik zinciri olan oluşumlar olduğu gözlendiği belirtilmektedir. Sinerji yaratmayı ve yenilikçiliği amaçlayan kümelenme girişimleri bütün Dünya’da dikkat çekmekte ve ön plana çıkmaktadır. Bu yönüyle canlı ve sürekli bir Ar-Ge faaliyeti önemli bir yan olarak görülmektedir. Dolayısıyla üniversitelerin yenilikçi, inovatif ve araştırma yönünü kümelere yansıtması göz önünde tutulması gerekmektedir.
Ayrıca etkinlik fikrini geliştirip, moderatörlük görevini de üstlendiğim ve üniversitemiz bünyesinde düzenlediğim, 2015 yılındaki “Birinci Yozgat Potansiyelleri Paneli: Arkeometri ve Turizm”, 2016 yılındaki “İkinci Yozgat Potansiyelleri Paneli: Konaklarımız” ve 2017 yılındaki “Üçüncü Yozgat Potansiyelleri Paneli: Arkeolojik Zenginliklerimiz” isimli panel toplantıları, halen pek çok konunun ciddiyetle ele alınmaya değer olduğunu görmemizi sağlamıştır. Yapılacak yeni çalışmalarda, yöreye özgü potansiyellerin bilimsel anlayış ve metodoloji ile ele alınması gerekir. Her alanda, mevcut durum soğukkanlı biçimde ortaya konup, o noktadan ileriye doğru sabırla yol almak elzemdir.
Diğer yandan halkın ve yerel yöneticilerin bir araya gelerek fikirlerini paylaşabileceği ortamlara da ihtiyaç bulunmaktadır. Daha önce 2 Ağustos 2014 ve 15 Ağustos 2015 tarihlerinde iki kez düzenlediğimiz “Çayıralan Yöresel Kalkınma Çalıştayı” isimli etkinliklerde ve yine 26 Eylül 2014 tarihinde düzenlediğimiz “Sorgun Yöresel Kalkınma Çalıştayı”, 26 Ekim 2014 tarihinde düzenlediğimiz “Yerköy Yöresel Kalkınma Çalıştayı”, 15 Kasım 2014 tarihinde düzenlediğimiz “Sarıkaya Yöresel Kalkınma Çalıştayı”, 12 Kasım 2016 tarihinde düzenlediğimiz “Yenifakılı Yöresel Kalkınma Çalıştayı” ve 2 Aralık 2017 tarihinde düzenlediğimiz “Çekerek Yöresel Kalkınma Çalıştayı” isimli toplantılarda akademisyen, yönetici, iş adamı ve halkın farklı kesimlerinin bir araya gelmesi için son derece faydalı bir zemin oluşturmayı başarmıştık. Bu toplantılarda yöre için beklentinin ortaya çıkması, mevcut durumun tartışılması ve ortak dilin oluşması bakımından önemli derecede iyi bir başlangıç olduğu görüldü. Toplantılarda yaptığım konuşmalarda, üniversitenin yöresel kalkınma açısından önemine değindiğim. “Kümelenme” konusunun fark edilmesine katkı verecek yönde düşüncelerimi de paylaştım. Fakat bu toplantıların yeterli geldiğini söyleyemem. Çalışmalar halen başlangıç düzeyindedir. “Kümelenme Modeli” hakkında bilgiler vermek ve toplumda doğru anlaşılmasını sağlamak açısından daha fazla faaliyet yapılması ve bu faaliyetlerin sürekliliğinin sağlanması lazım.
Yakın gelecekte Yozgat, hava ve demir yolu gibi yeni ulaşım alternatifleri ile hızlı gelişim potansiyelini de artırmış olacaktır. Bu bağlamda da çok yönlü bir hazırlığımız olmalıdır. Yozgat için “Kümelenme Modeli” hayata geçirilirse, firmalar için üretime ilişkin gereksinimler, daha uygun maliyetle karşılanabilir. Kümelenme yoluyla, bölgede işgücü ve ürün kalitesi de artacaktır. Verimlilik yükselecek ve istihdam alanı genişleyecektir. Satışlarda uluslararası boyut gelişecek ve ihracat imkânı doğacaktır. Firmaların yarış edebilme kapasiteleri gelişebilecektir. Oluşacak işbirliği ağı ile ihtiyaç duyduğu konularda, firmaların ilgili sahalara ulaşımı kolaylaşabilecektir. “Kümelenme” doğal olarak bölgesel kalkınmayı destekleyerek, yerelde ekonomiyi güçlendirecektir. Gerçek verilere dayanan ve sonuçlarına güven duyulan, proje tabanlı yaklaşımlar ile yapılacak nitelikli çalışmalar çok değerlidir. Uzun vadeli hedefleri düşünüp, bunların planlanması lazım.
Ekonomik hayatın içerisinde, sektörde, sahada ve uygulamada var olan mevcut yatırımcılar ve girişimciler için uzun vadeli işlere yönelmek zordur. Bu tür yatırımlar fazla risklidir. Dolayısıyla, kamu kaynaklarını kullanan, devlet imkânlarını kullanan, halkın değer verip saygı duyduğu kurumlar inisiyatif alması gerekir. Bölgenin mevcut potansiyellerinin tematik biçimde ele alınması gerekir. Bütün dünya nasıl yapıyorsa, başkaları nasıl yapıyorsa bizler de yapmalıyız ve yapabiliriz. Bölge için güçlü sektörlerin ve alanların, gerçek veriler üzerinden akademik bir yaklaşımla belirlenmesi önemlidir. Yapılacak analizler ışığında izlenmeye değer yol haritalarının oluşturulması ve o yolda da ilerlenmesi gerekir. Uzun vadeli bir iştir. Sabır ister. Kalifiye insan gücü ister. Fakat bir başlangıç da yapılmalıdır.
Uluslararası düzeyde güncel çalışmaları takip ederek, Dünya’da olup bitenlerden haberdar olup, yeni modelleri ülkenin kalkınma çabalarına katkı verecek şekilde değerlendirmek gerekiyor. Bu çalışmaları yerele uyarlamak ve şehrin mevcut gelişimini ivmelendirecek biçimde adapte etmek, başta üniversitelerin ödevidir. Ancak diğer kurumları da ilgilendiren son derece önemli bir konudur.
On yıldan da önce, Türkiye gündemine yeni çıktığı senelerde, daha o yıllarda “Kümelenme Modeli” konusunda Yozgat’ta, üniversite içerisinde toplantılar düzenlemiştik. Türkiye’de “Kümelenme Modeli” konusunda farkındalık oluşturulması, bilgilendirme konferansları ve uygulamaya dönük faaliyetlerde bulunan ve o yıllarda Çankaya Üniversitesi Rektörlüğü görevini de yürüten Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, davetimizi kırmayarak Yozgat’ta akademisyenlere ve sektörden katılımcılara bilgiler verdi. Yozgat’ta bu konu henüz daha bilinmediği ve Bozok Üniversitesi’nin yeni kurulduğu yıllarda Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’nde çok temel bilgileri akademisyenlerle paylaştı. İkinci kez gelişinde ise öncülük ettiğim ve sonraki yıllarda da devam ettirdiğim, Bozok Bilim Çalıştayı’nın birincisinde açılış konuşması yaparak, çok değerli bilgiler aktardı. “KOBİ’leri Nanoteknolojiye Götüren Yol: Kümelenme” adlı konferansı ile Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç 22 Nisan 2010 günü toplantının açılışında dikkat çekici noktalara değindi. Bu konferansta o zamanki Yozgat Valisi Amir Çiçek, o zamanki Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İnci Varinli, o zamanki Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Metin Özışık, iş adamları, bürokrat ve akademisyenler ile öğrencilerde katılmıştı. Bu programlar önemli derecede bilgilendirme fırsatı sağladı. Yozgat için ilk niteliğindeydi. Devamında Çankaya Üniversitesi işbirliği ile Yozgat’ta ilk defa bölgesel kalkınma konulu bir de sempozyum düzenledik ve bu toplantıda kümelenme modelinin farklı yönleri ile ilgili bildiriler de sunuldu. Doktora tez çalışmalarımı danışmanlığında yürütmüş olmaktan onur duyduğum Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, Rektörlük yaptığı iki dönem boyunca üniversitenin sektörle her düzeyde işbirliğini ve ilişkisini güçlü tutmaya çalıştı. Ankara OSTİM’de bazı küme oluşumlarına da katkı verdi. Çankaya Üniversitesi’nin daha sonraki yıllarda da kalitesinin olumlu yönde gelişimine o çalışmaların katkısı olduğunu düşünüyorum. On yıla yaklaşan birikim ve deyimini 2017 yılında “Teknoloji Tufanına Karşı Nuh’un Gemisi Kümelenme” ismiyle kitaplaştıran Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, pratik bilgiler ile bu alanda önemli bir boşluğun doldurulmasına katkı verdi. Kitap içerisinde öz, pratik bilgiler ve sayısal veriler yer alıyor. Kümelenme konusunu rahat ve kolay anlayabileceğimiz bir tarzda yazılmış olan kitaptan, ben de çok istifade ettim.
Yüzyıl önce ileri sürülen ve son 30 yıl içerisinde gelişmiş ülkelerde daha aktüel hale gelen kümelenme yaklaşımı, Türkiye’de son on yıl içerisinde kendisini daha yoğun göstermiştir. Bulunduğu coğrafi konum ve ürün potansiyeli bakımından farklı avantajları olan ülkemiz için kümelenme çok daha çabuk anlaşılmalı ve hızlı bir şekilde uygulanmalıdır. Her yörenin, şehrin ve bölgenin güçlü olduğu alanlar tespit edilerek, o sektörlere odaklanmakta fayda olacaktır. Hangi alanlarda güçlü olunduğu, zayıf yanların neler olduğu, sahip olunan fırsatların tespit edildiği ve muhtemel tehditlerin bölgesel bazda ya da sektör bazında ele alındığı analizler yapılmalıdır.
Sonuç olarak belirtmek isterim ki; Yozgat ve çevresi için “Yöresel Potansiyellerin Analizi ve Kümelenme Altyapısının Oluşturulması” başlığı altında ya da başka bir başlık altında, hedef odaklı çalışmaların yapılması gerekir. Bu konu değişik vesilelerle ifade ettiğim bir husustur. Kümelenme konusunda ilgili sektörde ve genç girişimciler nezdinde farkındalık oluşturma ve bilgilendirme faaliyetleri geciktirilmemelidir. Lisans ve lisans üstü düzeyde her kademeden öğrencilerin sahaya inerek gerçek problem, sorun ve ihtiyaçlar üzerinde araştırmalar yapmaları sağlanmalıdır. Bu yönde kurumlar teşvik edici olmalıdır. Öğrencilerin ve genç araştırmacıların bölgede yeni projeler başlatma becerileri kazanmalarına destek sağlanmalıdır. Yozgat’ta kümelenme altyapısını oluşturmak ve küme oluşumlarını sahaya yansıtmak mümkündür. Akademik yaklaşımlar dahil edilmelidir. Ulusal ve uluslararası düzeyde akademik birikim bölgeye aktarılmalıdır. Kamu ve özel sektörden kurum ve kuruluşların kurumsal kapasitesi bu yönde mutlaka artırılmalıdır.
Boğazlıyan’da başlayan çalışmaların, Yozgat için “kümelenme modeli” uygulamaları bakımından tetikleyici olması temennimizdir.