35,3228$% 0.46
36,7984€% 0.28
2.962,88%0,23
4.789,00%-0,97
19.184,00%-0,96
2.612,23%-0,11
Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de ekim ayından bu yana gribal enfeksiyon ve hastaneye yatışlarda bir artış yaşanıyor. Tüm yaş gruplarında COVID-19’un yanı sıra influenza gribi ve RSV (respiratuar sinsityal virüs) enfeksiyonu sıklıkla görülürken, yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar ağır hastalık için daha da riskli grubu oluşturuyor. Bu gelişmeleri değerlendiren Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), korunma yöntemleri hakkında hatırlatmalar yaptı.
TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Berna Kömürcüoğlu, bu yıl yaşanan viral salgından tek başına COVID-19’un sorumlu olmadığına dikkat çekerek şu bilgileri verdi: “Etkin varyantın Omicron olmasıyla beraber tüm dünyada COVID-19 vakalarında nispeten düşüş olsa da kış mevsiminin gelişi ve havaların soğumasıyla birlikte kuzey yarım küre viral salgınlarla boğuşuyor. Başta Fransa, İngiltere ve Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri influenza ve RSV vakalarındaki artıştan kaynaklı artan hastane başvuruları ve yoğun bakım yatışları nedeniyle alarma geçti. Çocuklar ve yaşlılar enfeksiyonu daha ağır geçiriyor. Son birkaç yıldır COVID-19’dan korunmak için aldığımız tedbirler nedeniyle diğer virüsleri neredeyse hiç görmemiştik ve bağışıklık sistemimiz bunları unutmuştu. Bu sene koronavirüse bağlı önlemlerin kaldırılması ve özellikle maske kullanımın ülkemizde çok azalması nedeniyle Tip-A, Tip-B influenza ve COVID-19 ile özellikle çocuklarda RSV salgınını çok sık görmeye başladık.”
Bu üç virüsün klinik tablolarının birbiriyle büyük benzerlik gösterdiğini, bu nedenle ayırt edilmelerinin oldukça güç olduğunu belirten Kömürcüğlu, “Sağlık Bakanlığımız üç salgını bir arada test eden yeni PCR testi kullanımına yakında başlayacağını duyurdu. Bu ayırt etmede yararlı olacaktır. Ancak asıl önemlisi korunma yöntemlerine devam etmektir” dedi. Ülkemizde gribal salgınların son yıllarda özellikle aralık-mart aylarında pik yaptığına dikkat çeken Kömürcüoğlu, “Önümüzdeki aylarda da vaka sayıları artabilir” uyarısında bulundu. Bu nedenle korunma yöntemlerinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Kömürcüoğlu, “Her üç virüs için de özellikle okullarda ve kapalı alanlar bulaş için en riskli alanlar; bu nedenle maske kullanımına ve el hijyenine dikkat etmek en etkin koruyucu önlemler” dedi.
Bu arada aşıların önemine de değinen Kömürcüoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Daha hafif klinik tablo ve daha az akciğer tutulumu gösteren COVID-19 yüzünden hastaneye yatış ve ölüm riski oranları düştü. Ancak özellikle yaşlı hastalar ve ek hastalığı olanlar halen ağır hastalık riski taşıyor. Bunun yanı sıra son 6 ay içinde aşı olmamış kişilerin COVID-19 aşısını ve yılda bir mevsimsel grip aşılarını tekrar yaptırmalarını öneriyoruz.”
Göğüs hastalıkları alanında ülkemizin ilk bilimsel meslek kuruluşu olarak 22 Haziran 1970 yılında İstanbul’da kurulan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), halen Türkiye genelindeki 5.000’e yakın üyesi ile “halkın akciğer sağlığını korumak” amacı doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Toplumsal ve mesleki eğitimi, araştırmaları destekleyerek halk sağlığının korunmasına yönelik faaliyetler yürüten TÜSAD, “Tükenmeyen bir nefesle” sloganı ile 52 yıllık geçmişinde 44 ulusal kongre, sayısız bilimsel toplantı, sempozyum, iki dünya kongresi ile bilinçlendirme ve farkındalık projelerine imza attı.
Tmo alım primi Desteklemesi müracaatları uzatıldı