Dünya’yı Çocuklar Yönetsin
Diri diri toprağa gömülen kız çocukları vardı Arap cahiliyesinde; bugün ise canını kurtarmak için savaştan kaçıp cansız bedeni kıyıya vuran, üzerinde kimyasal silahların denendiği, her türlü zulüm ve işkencenin yapıldığı, istismara uğrayan, canını kurtarsa dahi umutları, hayalleri diri diri toprağa gömülen çocuklar var önümüzde. Oysa dinimiz nede güzel karşı çıkmıştı bu zulme. Bir yetimin başının okşanmasını bir yetim öğretmişti bizlere. Din hala aynı din olarak kaldı da insanlar hala cahilliklerinden kopamadı. Yine de onlara karşı yapılan bu kadar zulüm karşısında Dünya’ya masumane bakan çocukları görünce aklıma hep Hintli ünlü yazar R. Tagore’nin şu sözü gelir: “Doğan her çocuk Tanrı’nın hala insanlardan umudunu kesmediğini gösterir” der. Sahi Tanrı insanlıktan umudunu kesmemişken insanlar mı umudunu kesti yoksa?
Her çocuğun doğuşu bir insanlığın doğuşudur; bir insanlığın uyanışıdır. Saf ve masum gözleriyle evrene bakışıdır. Çocuğun gözüyle baktığımız da dünyaya orada hiçbir bencilliğe, kibire, ihtirasa ve hiçbir kötülüğe yer yoktur. Orada kardeşlik ve huzur vardır. Nazım Hikmetınde dizelerinde dediği gibi
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
Dünyayı çocuklara verelim
Kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
dünyayı çocuklara verelim
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler..
Geleceğe umutla, her zaman saf ve masumane bakan çocukların dünyayı elimizden alması temennisiyle ve selametle.