Yalnızlık seçilmiş değilse zorlayan ve insanı besinsiz bırakan bir duygu durumudur. İyi günlerimizde eğlenmek, sohbet etmek, birlikte hayal kurmak, yaşamın keyfini paylaşmak için insana ihtiyaç duyarız. Kötü günlerimizde acıyı, kederi paylaşmak, hak arayışımızı güçlendirmek, sıcak ve samimi destekler almak için yine insana ihtiyaç duyarız. Bu arayışın cevap bulamadığı yerde “yalnızlık” başlar.
Yalnız da kendi içinde çeşitliliğe sahiptir. Yalnızlığın; çok insan, kalabalık içinde yalnızlık, az insanla paylaşımsız yalnızlık, tek başınalık, kimsesizlik gibi alt alanları vardır. Her birinin sebepleri, süreçleri ve sonuçları da farklıdır. “Yalnızlık yaşamın adı değil, değiştirmemiz gereken bir duygu durumudur; kimse yalnız kalmaya mecbur değildir.” diyen Aile Danışmanı Ebru Demirhan yeni çıkan kitabı Hayatı Yeniden Başlat’ta yalnızlığa temel oluşturabilecek anne rahmi süreci, doğum ve sonrasına dair bilgileri ve 40 ayrı meditasyonla çözüm önerilerini paylaştı.
Güvenli bağlanma eksikliği ileride yalnızlığa sebep olabiliyor
Genel olarak yalnızlık duygusunun arkasında güvenli bağlanma eksikliği aramak ve burayı onarmak süreci pozitife dönüştürmemizi kolaylaştıracaktır. Çünkü yalnızlık, kişiden dışarıya, dışarıdan kişiye bağ kuramamak anlamına gelmektedir. Güvenli bağlanmanın ilk oluşma yeri anne rahmidir. Kordon güvenli bağlanmanın öncelikli temsilidir. Kordon ile anneye, besine, canlılığa, yaşama bağlanırız.
Kordondan gelen besin yetersizlikleri, kordonun sağlıklı olamaması güvenli bağlanmanın yeterli olmamasına sebep olacaktır. Henüz anne ile rahimde başlayan bağlanmanın gerek besinle gerek duygularla kurulamamış olması cenin için olumsuz kayıtlara sebep olabilir. Kendisini yalnız hissetmiş olabilir ve bu his bilinçaltı tarafından kodlamaya dönüştürülmüş olabilir.
Kordonun uzun olması; boyundan, baştan, koldan, bedenden, ayaklardan dolanmış olması, doğumu zorlaştırması hatta bebeğin nefessiz kalıp ölüme yakın deneyime sebep olması yine güvenli bağlanmayı etkileyebilir. Bağlanmanın zararlı olduğu, tehditkar olduğu gibi kodlar üretebilir ve kişiyi bilinçaltı kayıtlarla yalnızlığa itebilir.
Doğumun nasıl olduğu da yalnızlık kodlarının oluşmasında etken olabilir. Annenin insandan, imkandan, sevgiden, besinden yoksun kaldığı doğumlar yalnızlık, tek başınalık gibi kodlar üretebilir. Bilinçaltında oluşan kodlamalar kendini tekrar etmek durumundadır.
Bebeğin doğduktan sonra ihtiyaçlarına hızlı cevap alıp alamaması da güvenli bağlanmayı etkiler. Bebek; beslenme, sevilme, korunma, temizlenme gibi ihtiyaçlarına hızlı ve şefkatli bir şekilde cevap alamadıysa anne ile arasında güvenli bağlanma sağlıklı kurulamayabilir ve ileriki yaşamında yalnızlık hissinin temelleri atılmış olabilir.
Yalnızlık hissi oluşumunda babanın rolü önemli
Anne rahmi, doğum, anne ile olan ilişki kadar tüm bu süreçte babanın varlığı, cenin rahimdeyken babanın anne ile ilişkisinin tamamlayıcı olup olmaması, anneye nasıl davrandığı, yerini ve rolünü doldurması güvenli bağlanmanın oluşması için çok önemlidir. Babanın doğumda bekleyen olup olmaması, cinsiyet beklentileri, yeni doğanı kucaklaması ya da sırtını dönüp gitmesi, bebekle ilgilenmesi, ailenin geçimini sağlaması gibi birçok konu yine baba ile güvenli bağlanmanın oluşup oluşmamasını sağlayacaktır. Anne ve babayla kurulamayan güvenli bağlanma yaşamla da kurulamayabilir ve kişiler kendilerini yalnız, tek başına hissedebilirler.
Ebru Demirhan yalnızlığa çözüm bulmak isteyenlere anne rahmi süreçlerine dönmelerini, yalnızlık, evlenememek, yuva kuramamak, destek alamamak gibi kodların ana noktadan ele alınıp dönüştürmelerini önererek, yalnızlığın katlanılması gereken bir mecburiyet olmadığını belirtti.
İçerik Sağlayıcı: Esra Atayeter