Hapishane Günleri ” Ne Kominizim Geldi, Nede Mehdi”
Zincirli dere diye Kayseri’nin askeri hapishanesinde zorunlu iskana tabi tutulmuştum. Geliş ve iskan faslımız baya şaşalı idi.
Kompozisyonumuzu hep
Kemal Tahir’in ”Esir Şehrin İnsanları Romanıyla” özdeştirirdim.
Garip bir izdüşümü resmiydi betimlediğim hal bağırtılar çağırtılar hep bir
höykürmenim dayatmanın egemen psikolojisinde yansıtılıyordu. Zaten urbalarımızda bu kabulle tasarlanmıştı.
Siyah ve Haki renk
Resmen savaş esiri muamelesi
görüyorduk
Yat kalk sürün say
falan filan….
Şairin dediği gibi ”Öz yurdunda garip Öz vatanında parya”
uygun adam marş yürüyüş kararı say,
İklim ve atmosfer egemenlerin dayatmasıyla
zemheriydi. Ama boyun eğmiyorduk
İtaat etmiyorduk .Nasıl duruş sergiliyorsak öyle muamele görüyorduk
Dövülüyorduk…
Sövülüyorduk..
Ezilip horlanıyorduk. hiç bir zaman mağduru oynayıp el pençe divan durmuyorduk.
Mağdur değil muhataptık otur deyince oturmuyor, kalk deyince kalkmıyor yat deyince yatmıyordum.
İş iyice çığırından çıkmıştı yatak var ama ne oturabilirsin ne yatabilirsin
niye buyruk bu egemen dayatması böyleydi.
İtiraz ettim boyun eğmedim direndim
Yatak varsa ben yatarım dedim
Dene dediler
Denedim..
Her denememde pestilim çıktı .Coplarla postallarla çiğnendim
Bir kaç on fasıl ben yattım onlar dövdü.
Sonunda egemenlerin apoletlisi Matkap Hakkı
hırsla tüm öfkesini kustu kafam gözüm patlak pestilim çıkmış vaziyette
koğuşa sokuldum.
Hadi yat bakalım tehdidiyle kıçıma tekmeyi bastılar.
Takatsiz dermansız sürünerek ranzaya uzanıp
Tekrar yattım
İnadım galip geldi
Yatmama ses çıkarmadılar. Tabi her türlü bedeli fazlasıyla
ödeyerek bu hakkı kazanmıştım.
Artık karışmıyorlardı ,tabi bu bedel ödenerek kazandığım hak
Bazılarının zoruna gitmeye başladı.
O niye yatıyor itirazı homurtularla farklı mecralara kaydı. Bir gün egemenlerin apoletlisi Matkap Hakkı yanına çağırdı.
Karga tulumba davete mecbur oldum .Bizden etkin yetkin bir abide ordaydı
Başını kaldırmak gözlerini açmak yasaktı. Ben zaten uyumsuzluğu tescilli
bir tutsak olduğum için bu tür muamelelerden muaftım Apoletli Matkap Hakkı yerinden kalktı sert bir eda’yla gürledi
…….İtirazcı efendi bak adamın duruşuna.
Hiç süklüm püklüm bir hali var mı ? Alişan Satılmışın
Biz dövmekten bıktık.
O dayak yemekten bıkmadı
Yani yatma hakkının bedelini ödedi
Onun için yatıyor
Onun için ona yatmak serbest.
Yiyorsa sende dene…
Bedelini öde hakkını al
ense yap yat dedi. Tabi bizim abi iyice çökmüş teslimiyeti her türlü
boyun eğişe döndürmüştü. Geçmiş heybeti kaybolmuş ezik silik bir hale bürünmüştü.
Haa birde kendince tevekkül kabulünde geçmiş muhasebesi pişmanlıkla
Zindan psikolojisi etkileşiminde ekstra yol tutmuştu.
Tarikat intisabında günahım kefaret ezikliğiyle Rabıta züht virt zikir cezbe
velvelesi gariplik pişmanlığıyla öte bir aşkınlığa kapılmıştı
Mehdi bekliyordu !
Herkes günahlarını yani suçlarını itiraf etsin telkiniyle de
Egemenlerin dümeninde
rota tayinine pusulacı yazılmıştı.
Ne kominizim geldi.
Nede Mehdi!
Benim fasıl hep devam etti
Velhasıl hiç boyun eğmedim
İtaate hep gıcıklandım
Hep somurttum dinlenip isyan ettim Allah için çok da bedel ödedim
Sabah akşam hortum cop kalasla dövülüp dana gibi böğürtüldüm
Acıyı hissedip kanıksadıkça en okkalı küfürlerle karşılık
verdim.
O kadar çok dayak yedim ki şimdi ben bile inanmıyorum. Bu fasılları ben mi yaşadım diye çok sorduğum zaman oldu.
Evet bizzat bunları ben yaşadım