DOLAR

34,7618$% 0.06

EURO

36,6639% 0.25

GRAM ALTIN

2.960,77%0,07

ÇEYREK ALTIN

4.912,00%0,06

TAM ALTIN

19.649,00%0,07

ONS

2.646,92%-0,11

İmsak Vakti a 06:10
Yozgat KAPALI
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Mehtap Soyuduru Çicek

Mehtap Soyuduru Çicek

18 Ocak 2021 Pazartesi

    Hey Gidi ÖSS!

    Hey Gidi ÖSS!
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Hayatımızın orta yerine düşen ve gitmeye de pek niyeti yokmuş gibi görünen Covid-19 pandemisi nedeniyle önce ötelenen sonra berilenen sınavların güzelim gençliğin üzerindeki yadsınamaz etkisini konuşmaya geldim.

    Bunu konuşurken de yakdan tanıdığım birinin üzerinden söze başlamak istiyorum: Kendimden efendim!
    Bizler de bir zamanlar sınav gazisi olduk. Bugün pandemi olduğu için özel bir durum söz konusu olsa da zamanında da başka türlü sebeplere sırtını yaslamış bu çoktan seçmeli kabus, hayatımızın tümünü etkileyen mühim bir gerçek. Çünkü bize sadece bu sınavlarla kendimizi ispatlama hakkı verdiler.

    Yeteneklerimizi, hayatımızı ne ile idame ettireceğimize karar verme durumumuzu, mutluluğumuzu, evleneceğimiz kimseleri bile bu sınavlardan aldığımız ve alacağımız puanlar belirledi. Kimimize farklı unvanlar ekledi bu puanlar.

    Kimimizi sildi attı hayattan. Konu komşunun, mahallenin, akrabaların, cemicümlenin gözünde ne olacağımızı da bu sınavlar belirledi. “Bizim kız…” dediler, “Efendim, falanca bölümde okuyor; bizim kız ise bu sene olmadı teyzesi, seneye yine hazırlanacak; bizim oğlan kaydırma yapmış, cevap anahtarı hep kaymış; bizim oğlanın istediği bölümün puanı çok yüksek ama oğlan illa onu istiyor, çok idealist, bunun için tekrar girecek…” Ana babalarımız, doğru ve yanlışlarımız üzerinden yarıştırdı bizi. Doğrularımız da yanlışlarımız da bir kitapçığa sığdırılmış sorulara verdiğimiz cevaplardan ibaret oldu.

    Okudu adam oldu, okudu kadın oldu denilsin bize diye insanlığımızdan taviz vermiş ya da verecek olmamız bile mazur görüldü. Dört şık verildi; şıklardan biri doğru, diğerleri yanlış sayıldı, o tek doğrular belirledi yarınımızı ve biz de böyle o sınavlardan kalma yamalı ruhlarımızla devam ettik kaldığımız yerden.
    Oysa benim olmak istediğim yere giden otobüse bilet almam için sınav sorularına lüzum yoktu. Belli kalıba sığmış mesleklerden birine ait olacağım diye bir önceki gece uyumadığım, o sabaha hortlamış gibi uyandığım bir günün sonunda kaygı, rahatlama iç içe harmanlıydı.

    O günlerden sonra yitti belki de dengemiz. Varlığımıza atıfta bulunmak için unvanı gerekli kılan toplumun zaruri birer bireyi olarak tek tip soruların tek tip cevaplarının dışına çıkamadık.
    Çıkabilseydik eğer… Herkes en sevdiği işi yapabilseydi o zaman en iyi işler çıkacaktı ortaya ve mutluluk denen şeyi bilenler olacaktık. Birkaç saate sığmış başarı ölçütü sınavların bizim zekâmıza yaptığı göndermelerle kendimize olan inancımızı, ideallerimizi ve en önemlisi hayallerimizi kaybetmeyecektik.
    “Kaç net yaptın?” sorusu en önemli soru olmayacaktı.Hâlâ da kaç netle kaç puan aldığımızı hatırladığımız bir travma olmayacaktı o sınav bize.
    Peki sahiden değer miydi?
    Geriye dönüp baktığımda ben çok soruyorum bu soruyu kendime. Onca telaşa, kaygıya, sonrasında yaşadığım hayal kırıklığına değer miymiş?
    Değse de değmese de yaşıyorsunuz.

    Geleceğinizi bu şekilde tekeline almış bir sistemin çarkından çıkıp meydan okuyacak kadar cesur değilseniz buna mecbursunuz, o sınavdan çıktığınızda kaç net yaptığınızı ömür boyu hatırlayacağınız kadar önemli bileceksiniz bu sınavı.

    Anne babalarınız dualarında en çok bu sınavda başarı derken nasıl umursumaz olacaksınız ki zaten? Ve sizler de gözlüğünü unuttuğu için sınava konsantre olamayan, trafikte kalıp sınava yetişemeyen, giriş belgesini son anda kaybedip sınava giremeyen, heyecandan doğru bildiğini de yanlış işaretleyen, cevap anahtarında kaydırma yapan (ve buna asla inanılmayan), sınav soruları çalındı diye sınavı iptal olan, boyuna göre sıralarda sınava giremediği için her yanı tutulup ağrıyan, sınav kapısında bayılan, okunmuş pirinci unuttu diye başarısız olacağını sanan, sorular hep bilmediği yerden çıkan, bildiği yerden çıktı diye heyecandan karnı ağrıyan tüm kaderdaşlarınız gibi birer sınav gazisi oldunuz bile.

    Hayatınıza mâl olacak sınav tarihleriniz tam iki kez aniden değiştirildi ve siz panikle sarıldığınız test kitaplarınızla mutsuz ve karamsarsınız. Biz de öyleydik, üzülmeyin, yalnız değilsiniz.

    Maskelerinizle girdiğiniz sınavda size öncelikle sağlık, sonra da başarı diliyorum.