34,7463$% 0.07
36,5929€% 0.25
2.955,41%0,42
4.898,00%0,51
19.589,00%0,49
2.645,35%0,32
Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Böyükata’nın moderatörlüğünde yürütülen “Gündem Söyleşileri” programının son üç seminerinde de birbirinden farklı ve ilgi çekici konular işlendi. Program kapsamında yüksek öğretim kurumlarında görev yapan akademisyenler tarafından seri halinde verilen 22 ve üniversitelerin dışından da 3 olmak üzere, şu ana kadar toplam 25 adet seminer gerçekleştirildi. Toplumun farklı kesimlerinden katılımlar olduğu programa bir müddet ara verileceği ve ilerde yeniden devam ettirilebileceği de belirtildi.
“Birey ve Aile Olarak Depreme Hazırlık”
Serinin yirminci söyleşisi, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu tarafından “Birey ve Aile Olarak Depreme Hazırlık” başlıklı seminerle 24 Haziran 2020 Çarşamba günü akşamı gerçekleştirildi. Seminerde deprem anında konumlanma, panik durumunu kontrol etmenin ve temel ihtiyaçları vakitlice temin etmenin ne kadar önemli olduğunun altı çizildi ve bu konuda bilgiler verildi.
Depremde binanın yıkılmadan ayakta durmasının çok önemli bir faktör olduğu vurgulandı. İnsanı öldürenin deprem değil bina, bina değil, onu yapan, o da değil cehaletimiz olduğu metaforik bir dille ifade edildi. 2009 İBB 7,5 şiddetinde deprem senaryo çalışması üzerinde duruldu. Bilinçli hareket etmenin önemi ve ilk yardım konusunda eğitimli olmanın gerektiği hatırlatıldı.
Günlük yaşantıdaki yanlış bilinenler ve çelişkiler de konuşuldu. Yapmış olmak için değil gerçekçi ve tatbik edilebilir nitelikte hazırlıkların olması gerektiği ortaya kondu. Yapmamız gerekenleri bilmekten öte uygulayabiliyor olmak gerektiği hatırlatıldı.
Ev içerisinde eşyaları sabitlemesi, hareket stratejileri, ilk 72 saatin “Altın Saatler” için yapılması gerekenlerin neler olduğu, o sürede yardımı gelmesinin beklenmemesi gerektiği, yardımın uzaktan geleceği, yakında olanlarında depreme maruz kalmış olacağı, herkesin kendi kendisini koruması gerektiği, “afet çantası” bulundurmanın önemi, “çök-kapan-tutun” gibi teknikler, toplanma alanları, okullar ve devlet binaları, mahalle ve komşu örgütlenmeleri, öğrenci eğitimleri, süreklilik ve düzenin sağlaması, alt yapılanmada su depoları gibi ciddi hazırlıkların yapılması ve ilgili konular sohbet havasında ve kalıcı bir üslupla anlatıldı.
“Modern Dünyada Bir Sığınak Olarak Sanat ve Edebiyat”
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Tüzer’in konuk olduğu yirmi birinci söyleşi programında, 27 Haziran 2020 Cumartesi akşamı “Modern Dünyada Bir Sığınak Olarak Sanat ve Edebiyat” başlığı altında bilgiler paylaşıldı. Seminerde modernite ve postmodernite ile yaşanan değişimlere atıf yapılarak, aklın ön plana çıktığı ve buna bağlı etkilerin neler doğurduğuna değinildi. Akla dayalı aydınlanma dönemi ve pozitivizmin doğuşu, bunun din gibi algılanışı, reform kavramı etrafında yenilenmelerin neler olduğu değerlendirildi.
Modernitenin akıl ile zenginleşme ve gelişim odaklı oluşu, tasnif edici ve seçenek sunup, insanı tercih etmeye ittiği ifade edildi. Postmodernizm ile 21’inci yüzyılda tercihin zorunlu olmayışı, farklı yerlerde durulabileceği, bununda en açık örneklerinden birinin sanal dünya ortamlarının olduğu belirtildi. Böylece transhümanizmin altyapısının inşa edildiği ortaya kondu. Bu süreçlerin doğurduğu sorunların üstesinden gelmede, metafizik boyut, varlığı anlamada his ve duyguyu da aklın yanına koymak gerektiğinin önem kazandığı ifade edildi.
Neyin sanal neyin gerçek olduğunu idrak edememe gibi bezgin karakterliliğin ortaya çıktığına değinildi. Yerli ve batılı düşünürler üzerinden modern insanın yalnızlaşması anlatıldı. Arayış kavramı ve asıl olanın arayış yolunda olmak olduğu izah edildi. İnsan olmanın gereği için anlam alanlarına ihtiyaç olduğu ortaya kondu ve bunun için de emek gerektiği ifade edildi. Sanatın insanı kendisini yeniden inşa edebileceği alanlar olduğunun altı çizilerek, sanatın metafizik boyuta dönük oluşu izah edildi. Şiir ve romanda bir anlam arayışı olursa sanat olacağı ortaya çıkartıldı.
Sanat eseri ortaya koymayanlarda da bu özelliklerin olabileceği; yaptığı işe inanmak, aşkla ve anlamlı biçimde yapma özelliklerinin olabileceği ifade edildi.
Sanat için anlam arayışı vurgusu özellikle yapıldı. Sanatkar kendisiyle yüzleşebilir, kalabalıkların duymadığı sesi, çığlığı duyar; burada da sanata ve edebiyata ihtiyaç duyar dendi. kadim bilginin önemi, modernizm ve romantizm değerlendirmesi, farkındalık, modernite karşısında hayrete düşmek, soru sormak, bilgiyi, hikmeti bütün yönleriyle bilmek, hayal etmek, eylem adamlığı, ruhu derinleştirmek ve bu bağlamda pek çok konuya değinildi.
“Rusya’nın Kafkasya Politikası ve Ermeni Meselesi ”
Azerbayca Hazar Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Bakü Türk İslam Araştırmaları Merkezi Başkanı Doç. Dr. Telman Nusretoğlu, 30 Haziran 2020 Salı akşamı “Rusya’nın Kafkasya Politikası ve Ermeni Meselesi” başlığı altında verdiği seminerle yirmi ikinci söyleşinin misafiri oldu. Seminerde Ermeni meselesi, Karabağ sorunu ve bu bölgelerde Rusya’nın tutumu üzerinde duruldu.
Rusya’nın geniş ve güçlü bir ülke olduğu, ancak federasyon yapısına sahip ve çok farklı milletlerden oluştuğunun altı çizilerek, önemli miktarda Müslüman Türk nüfusun bulunduğu vurgulandı. Kafkasya’nın Güney ve Kuzey olarak ikiye ayrıldığı ifade edilerek; Kuzey Kafkasya’da Müslüman halkların Rusya yönetiminde olduğu ve özerk toplumların varlığı belirtildi. Transkafkasya olan Güney Kafkasya’da ise Ermenistan’ın da yer aldığı ve buranın Rusya için önem taşıdığı ifade edildi. Güney Kafkasya bölgesinin, Azerbaycan ve Ermenistan’ın Rusya açısından stratejik önemine dair bilgiler verildi.
Ermeni Meselesinin tarihi geriplanına ilişkin açıklamalarda bulunuldu. Karabağ’ın elde tutulmasının ise İran’a dönük önem taşıdığı hatırlatıldı. Bakü’nün Kafkas İslam Ordusu tarafından kurtuluşuyla ilgili bilgiler de paylaşıldı.
Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında ve zorluklar içerisinde, hayatta kalabilme mücadelesi verirken bile Azerbaycan için kurtarıcı rol üstlenip, Bakü’yü bağımsız kıldığı ifade edildi. Geçen süreç içerisinde tam anlamıyla bağımsız bir Türk dünyası inşa edilemediğine de değinildi.
Azerbaycan ile eğitim başta olmak üzere öncelik arz eden alanlarda işbirliğinin çok önemli olduğu ortaya kondu. Bu bakımdan muhtemel engellerin üst düzey kararlar ile üstesinden gelinebileceği de dikkatlere sunuldu.
Sovyet Döneminden kalan yerleşik etki ve düşüncelere, toplumda gözlenen kimlik meselesi, her alanda adalet ve liyakatin hakim kılınması, medeniyet kodlarının keşfedilip,
Türkiye’nin öncülüğünde yeniden projelendirilmesine kadar pek çok konuya ilişkin görüşler paylaşıldı. Türkiye’nin bölgede daha sağlıklı ve uzun vadeli yol haritalarının olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Ara verilecek
Etkinliğe ilginin yüksek olduğunu ve devam ettirilmesi yönünde bir beklentinin de oluştuğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Böyükata yaptığı değerlendirmede, “Gerçekleştirdiğimiz söyleşiler ilgiyle izlendi.
Her seminerde alanında söz sahibi, yetkin ve ele alınan konular bakımından derinliği olan seçkin konukları dinleme imkanı oldu.
Karşılıklı fikir alış verişi bakımından da iyi bir platform oluştu. Eleştiri ve önerilerle katılımcıların ortaya koyduğu farklı bakış açıları çok değerliydi. Benim açımdan yorucu ve zamanımı alan bir programı yürüttüğümüzün farkındayım.
Fakat ilgi ve aktif katılımı görmek, yorgunluğumuzu unutturan en önemli faktör oldu. Covid-19 salgını sebebiyle hareket alanı kısıtlanan toplumun farklı kesimlerinde pek çok kişinin bir araya geldiği bu buluşmaların önemli bir boşluğun doldurulmasına mütevazi düzeyde de olsa atkısı olduğa inanıyorum” dedi.
Söyleşilere ara vereceklerini, en azından yaz aylarında bir müddet ara vereceklerini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Böyükata, program fikrinin gelişiminden ve devamında da sürekli iştirak ederek katkı veren akademisyen, sivil toplum kuruluşlarından, bürokratik, diplomatik ve farklı meslek kollarından değerli kişilerin olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Mustafa Böyükata, Bozok Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (BEYDER) Başkanı Aydoğan Bilir, Üniversite Öğretim Elemanları Dayanışma Derneği (ÜNDER) Başkanı Prof. Dr. Muhammet Kurulay, Orta Doğu Teknik Üniversiteliler Derneği (ODTÜBİRDER) Başkanı Harun Yönügül ile diğer STK mensupları,
Yozgat Bozok Üniversitesi akademisyenleri başta olmak üzere, yurt içinden ve dışından ilgi gösteren bütün bilim insanları, bürokrat, diplomat ve iş adamları ile öğrencilere, özellikle konuşmacı olarak katılarak başarılı bir program gerçekleştirilmesine vesile olan herkese teşekkür etti.
Peygamber Efendimizin Hz Ali’ye Öğrettiği Dua