35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
2.968,33%1,32
4.853,00%0,96
19.410,00%0,95
2.622,74%1,01
Tüm ülkeyi derinden sarsan iki depremin ardından birçok vatandaşımızı kaybettik ve bini aşkın yuva yıkıldı. Deprem bölgesinde çok sayıda kişi hem fiziksel hem de psikolojik travmalar yaşarken, bu dönemde çevremizdeki her bireyin de psikolojisinin olumsuz etkilendiğini görebiliyoruz. Pek çok insan son dönemlerde uyuyamadığından, sürekli deprem oluyor hissi yaşadığından, sevdiklerini kaybetme korkusunu içinden atamadığından söz ediyor ve bu durumla nasıl mücadele edeceğini bilemeyebiliyor, başkaları acı çekerken güvende oldukları için suçluluk veya utanç duyuyorlar.
Psikoloji dünyasına yeni bir bakış açısı katan, Enneagram Kişilik Modelini temel alan ve yapay zekaya başarıyla taşıyan bitest’in uzman psikologları deprem sonrası yaşadığımız travmayı anlamlandırma ve onunla baş etme yollarını sıraladılar.
Hazırlıksız yakalandığımız ve birçoğumuzu uykusunda yakalayan bu türden devasa bir doğal afet sonrası travmatik deneyimler yaşanması oldukça beklendik bir sonuçtur. Doğrudan kendimizin ya da yakınlarımızın depremden etkilenmesi dolayısıyla sıradan gündelik yaşamda beklenmeyecek tepkiler vermek doğal bir insan davranışıdır.
Aşırı uyku ya da aşırı uykusuzluk, ani duygu değişiklikleri, aşırı karamsarlık ve mutsuzluk hali, çevreden soyutlanma, dalgınlık, dikkat dağınıklığı, tepkisizlik, aşırı iştahlı olma ya da neredeyse tamamen yemeden içmeden kesilme, aşırı enerjik olma ya da aşırı yorgun hissetme, aşırı öfkeli olma, saldırgan ruh hali.. Deneyimlediğimiz bu olumsuz ruh hali daha önce de belirtildiği gibi şu anda içinde bulunduğumuz olağanüstü koşulların bir sonucudur. Zamanla hafifleyecek ve sonlanacaktır.
Bu süreçte hem kendi sağlığımız hem de değer verdiklerimizin sağlığı için ailemiz ve yakın çevremizle bol bol zaman geçirmeye çalışmak gerekiyor. Sosyal destek doğal afetlerden sonraki en büyük yardımcımızdır. Kendimizi zorlamadan, yaşadıklarımızı anlatmayı, sevdiklerimizle dertleşmeyi, bir yandan da onları da dinlemeyi denemeliyiz.
Bu dönemdeki duygularımızı ve hislerimizi göz ardı etmemek, yas tutmaktan kaçınmamak gerekir. Duygularımızı yaşamak için kendimize izin vermeliyiz. Hepimiz farklı biçimlerde yas tutabiliriz fakat önemli olan bu günlerde toplum olarak birbirimizi kucaklamamız, şefkat ve merhamet göstermemiz, birlik olmamızdır.
Bitest psikologları “Eğer temel ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyorsanız günlük hayatınızdaki rutinleri sürdürmeye gayret edin. Özbakımınızı, düzenli beslenmeyi ve uyku düzeninize dikkat etmeyi ihmal etmeyin”, diyor.
Tüm bunların yanı sıra, depremden etkilenmeyen bireyler de zor bir süreçten geçiyor. Özellikle sosyal medya aracılığıyla afet bölgesindeki insanların deneyimlerini görüyor, onlarla kuvvetli bir duygudaşlık kuruyoruz. Birinci elden benzer bir tecrübe edinmemiş olsak bile yaşananlar bize de acı veriyor, duygularımızı ve düşüncelerimizi etkiliyor. Kimi zaman gündelik yaşamdaki işlevselliğimizi etkiliyor. Toplum olarak süreci yakından takip ettiğimiz bu dönemde birçok kişinin travma tepkilerine benzer tepkiler vermesi beklendik ve olası bir durumdur. Beslenme sorunları, aşırı öfke ya da aşırı tepkisizlik, yoğun suçluluk duygusu, uyku sorunları, yoğun kaygı gibi benzeri tepkiler birçoğumuzda kendini gösterebilir.
Eğer bu durumlarla başa çıkmakta zorlanabileceğinizi, sizin için ağır olabileceğini düşünüyorsanız hassas ve travmatik görüntülerden kaçınmanız gerekebilir. Hem sosyal medya hem de geleneksel medya üzerinden çok yoğun haber içeriğine maruz kalmanın herkes için kolay olmayacağı son derece kabul edilebilir bir durumdur.
Ailenizle ve sevdiklerinizle beraber bol bol zaman geçirmek, karşılıklı olarak birbirinize sosyal destek sağlamak böyle bir zamanda bir numaralı yardımcınız olacaktır. Hem onları dinlemekten hem kendi duygu ve düşüncelerinizi onlara anlatmaktan kaçınmayın. Duygularınızı paylaştıkça mücadele gücünüz de artacaktır.
Bu süreçte özbakımınızı aksatmamanız çok önemlidir. Çoğu kişi farkında olmasa da uyku, beslenme, hareket düzeyi gibi faktörler ruhsal sağlığımız üzerinde yüksek etkiye sahiptir. Halihazırda psikolojik olarak zorlayıcı bir zaman diliminden geçerken bunun üzerine özbakımınızı da ihmal etmeniz ekstra zorlayıcı bir faktör olacaktır. Özbakıma ek olarak gündelik rutinlerinizi aksatmamanız ve sürdürmeniz de önemlidir.
Son olarak depremden birinci dereceden etkilenen kişilerle iletişim kurarken anlatan kişi olmaktansa iyi bir dinleyici olmaya özen gösterin. Yaşadıklarını, duygularını ve düşüncelerini sizinle paylaşması kendisi için iyileştirici bir eylem olacaktır. Fakat kişi böyle bir paylaşımda bulunmak istemiyorsa, konuşmaktan kaçınıyorsa onu konuşmaya zorlamamalı ve zaman tanımalısınız. Sizinle konuşmayı seçtikleri zaman ise yargılayıcı ve suçlayıcı ifadelerden kaçınmalı, her koşulda destek olacağınızı göstermelisiniz.
İlim Yayma Cemiyeti Yozgat Şubesi Depremde Vefat Eden Vatandaşlar İçin Mevlit Okuttu